type="text/css">
   
 
  Köyümün zenehatkarları

  

                     KÖYÜMÜN ZENEHATKARLARI

Köyümüzde Sanat’a Zenahat denir.Köyümün insanlarının hiç biriside mektep medrese görmemişti ama her birisi ayrı bir Zenehatkardı.Bir sanatın okulu okunmadan,eğitimi alınmadan nasıl olurdu da böylesine muntazaman yapılabilirdi? Bunun en güzel örneği bizim köyde yaşanırdı.Köyümüzde Doktor yoktu ama Sultan Nene,Fadime nene Kutan Nene vardı.

Hepsinin de branjları ayrı ayrıydı. Sultan Nene (Sultan Aslan) Tam bir Dahiliyeciydi.Hastaya bakar bakmaz hastalığının ne olduğunu anlar şifalı elleriyle hazırladığı kocakarı ilaçlarıyla hastayı ayağa kaldırırdı.Fadime Nene (Fadime Kaya) Adeta bir kulak burun boğaz uzmanı gibiydi. Onunda çeşitli otlarla tedavi yöntemleri vardı.Kutan Nene (Sultan Özkan) çok güzel boğaz çeker anında ağrıları dindirirdi. Hürü Nene (Hürü Kaya) köyümüzün fahri ebesi gibiydi. Köyümüzde doğan bütün çocukların göbeklerini o kesmiş,göbek isimlerini de o vurmuştu.  Hürü Nenenin bir özelliği daha vardı ki onun yöntemi Sultan,Fadime ve Kutan Nenelerden çok farklıydı. O hastayı ahsunlayarak (Efsun) iyi ederdi.Hürü Nene ahsunlar da hasta  tedaviye cevap vermezse bu kez kocası Gerebek hafleye (Karabey Kaya)Sevk eder,Karabey dedede kitap açar,muska yazar ne eder eder de hastayı iyileştirirdi. Ayrıca Mıkdet Dayı (Miktat Şahin)Esef Dayı (Esef Şahin) Recep Dayı (Recep Sönmez) çok iyi birer sıhıyye idiler. Köyün bütün hastalarının iğnelerini onlar yaparlardı. Köyümüzün bütün kırık çıkık işleri Şehri Dededen (Şehri Doğan) sorulurdu. Hem insanların hem de hayvanların bütün kırık çıkıklarına o derman olurdu.Sümmani Dede (Sümmani Özkan) köyümüzün en büyük Marangozuydu. O bir kağnı arabasının Tekeri ve Öküz’ü hariç her bir şeyini yapar çatardı. Sümmani Dede kağnıyı yapıp bitirdikten sonra tekeri bir başka büyük ustanın,Yunuz Dayının (Yunuz Şahin) elinde şekillenirdi. Sümmani Dede Marongozluk mesleğinin yanında kuduz’a karşı tuz parpılamasıyla da ünlüydü. Zekerya Dayı (Zekeriyya Özkan) Veteriner fakültesini bitirmiş bir baytardan daha Baytardı.Hasta hayvana şöyle bir bakması yeterdi. Bakar bakmaz hayvanın hastalığının ne olduğunu şıbbadana anlar hemende oracıkta tedavisini yapardı. Abdılla Dayı (Abdullah Şahin) Ziya Onbaşı (Ziya Erdoğan) morfinsiz diş çeken ender zenahatkarlardandılar. Ayrıca Ziya onbaşı köyümüzün en iyi yapı ustalarından birisiydi.

Mısdafa Dayı (Mustafa Doğan) Köyümüzün en büyük zenahatkarlarındandı.Kendisine ait körüklü dükkanında Kazma,Palta, Nacak,Labıt Çift demiri,Egiç ve daha burada sayamayacağım emvai çeşit şeyler yaparak hem bizim köye hem de bütün çevre köylere hizmet verirdi. Karabey Dede köyümüzün eğitimli ilk nalbantıydı. Askerde nalbant eğitimi aldıktan sonra malzemeleriyle birlikte köyümüze dönmüş ve nalbantlığa başlamıştı. İlk işinde nalladığı öküzün dört ayağına da yanlış çivi çakarak öküzü sakat edince.nalbantlığı bırakmış, ondan boşalan yeri Yağıp Dayı (Yakup Polat) almıştı.Yağıp Dayı hiçbir kazaya uğramadan yıllarca bu işi götürmüştü. Feremiz Dayı (Feramuz Aslan) ağaçtan  çok güzel ev süslemeleri,İbrahim Çavuş(İbrahim Aslan) Ağaç kaşık ve kepçe,Şevket Çavuş (Şevket Arslan) Gaz lambası ve İdare lambası tamiri yapardı. İdiris Dayı da (İdris Şahin) hayvan gönünden kayış büker,Çam ağacından Katran çıkarırdı. 
Uzun lafın kısası köyümün insanlarının hepside zenahatkar, hepside ayrı bir değerdi.

Hepsini de Saygı ve Rahmetle anıyorum.

 

 

                                                                              Behcet ARSLAN

 

              

 

baby images
”MAKAMIN CENNET OLSUN ŞEHİDİM"
”KÖYÜMÜZDEN RESİMLER”



”KÖYÜMÜZDEN MANZARALAR”


Facebook beğen
 
 

oyun
 
 

 

 
BUGÜN 28 ziyaretçi (44 klik) KİŞİ ZİYARET ETTİ
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol