TOPAL EGOP
Onbaşı komutanın odasına girdi selam verdi beklemeye başladı.
Komutan “Ne var?”Manasında başını salladı.
Onbaşı;”Komutanım yine birkaç köylü geldiler dedi”
Komutan birkaç sefer başını kaşıdıktan sonra;
“Yinemi bu Topal Eğop meselesi diye sordu”,.
Onbaşı;”Evet komutanım. Yine Topal Eğop evlerini basmış dedi”
Komutan yumruğunu sertçe masaya vurduktan sonra hışımla ayağa kalktı.
“Ulan bu Topal deyyus başımıza bela oldu, bunun la ne yapacağız biz?” Diye bağırdı.
Onbaşı;”Komutanım kaç seferdir söylüyorum izin vermiyorsunuz. İzin verin takip ine çıkayım bu Milleti bu Topal Egop belasından kurtarayım dedi”
Komutan umutsuzca başını salladıktan sonra;
“Sen bu Topal Egop’u tanımazsın Onbaşı. Bu şerefsiz çok tehlikelidir sana ve askerlerime bir zarar gelsin istemiyorum dedi”
Onbaşı;”Siz işin o yönünü hiç merak etmeyin Komutanım gerekli tedbirlerimizi alırız diye yalvardı”
Komutan kısa bir süre düşündükten sonra;
”Madem bu kadar çok istiyorsun Topal Egop senidir. Ama kendinize çok dikkat edin diye sıkı,sıkıya tembihledi”
Onbaşı;”Emredersiniz Komutanım dedikten sonra Komutanın odasından çıktı.
Topal Egop Ermeni asıllı azılı bir Eşkıyaydı. Köyün hemen karşısındaki dağın zirvesini mesken tutmuş,her gün Türk köylerini basıyor,önüne geleni soyuyor, köylülerin neleri var neleri yoksa talan ediyordu.
Onbaşı hazırlığını yaptıktan sonra arkadaşlarıyla birlikte Topal Egop’un bulunduğu dağa doğru yürümeye başladılar. Ön önde Onbaşı,arkada diğer askerler elleri tetikte Dağın doruğuna doğru tırmanmaya başladılar.
Topal Egop çok tehlikeli,tehlikeli olduğu kadarda çok kurnaz bir adamdı. Askerlerin geldiklerini ta karşıdayken görmüş sağlam bir yere mevzilenmişti. Askerler biraz daha yaklaşınca en öndeki Onbaşıya nişan alarak;
“Gelin bakalım gelin ecelinize susadınız galiba” Diyerek tetiğe çöktü.
Silahın patlamasıyla Onbaşı ve askerler kendilerini patika yolun kenarındaki çalıların içine attılar. Onbaşı bacağında bir ıslaklık hissetti.”Vuruldum galiba” Diye kendi kendine söylendi.
Eliyle bacağını yokladı, eli ıpıslak olmuştu. Elindeki ıslaklığın ne olduğunu anlamaya çalıştı.
Çok geçmeden bacağındaki ıslaklığın kan olmadığını, Topal Egop’un sıktığı kurşunun matarasına isabet ettiğini, mataradaki suyun bacağına aşağı akarak bacağını ıslattığını anladı. Bir anda müthiş bir çatışma başlamıştı. İki tarafta birbirlerine ver ediyorlardı kurşunu.Topal Egop’un mevzilendiği yer sarp bir kayalıktı. Kimseyi yanına yaklaştırmıyor,burnunu çıkarana kurşunu yapıştırıyordu. Onbaşı gözünü Topal Egop’un mevzisinden bir an olsun ayırmıyor,onun en ufak bir yerini göstermesini bekliyordu.
Topal Egop belinden bir el bombası çıkardı yavaşça ayağa kalktı. Bombanın pimini çekip az ilerisindeki askere fırlatmayı düşünüyordu.
Onbaşı fırsat kolluyordu. Topal Egop tam pimi çekerken;
*Al bakalım Kafir! Diyerek tetiğe çöktü.
Kurşun topal Egop’un çenesinden girdi kafatasından çıktı. Topal Egop elindeki bomba ile birlikte olduğu yere yığıldı kaldı. Kafası paramparça olmuş, beyni kayalıklara saçılmıştı. Pimini bile çekemediği bomba hala elinde duruyordu. Bombayı sıkı sıkıya kavralamıştı.
Askerler tekbir getirerek mevzilerinden çıktılar, Onbaşının etrafında toplandılar.
Onbaşı askerlerini tek tek kontrol etti,hiç birisinde de bir şey yoktu.
*Su testisi su yolunda kırıldı dedi.
Belinden matarasını çıkardı eline aldı;
“Olan bizim mataraya oldu. Ulan Uşaklar suyunuz yok mu? Yahu dilim damağım kurudu diye bağırdı.