type="text/css">
   
 
  Rıfaaatt!
                              RIFAAAT!!
 
Eskiden,köylülerimizin kağnılarla odun satmaya gittikleri günlerde Rahmetli Karabey Dayı (Karabey Kaya) odun satmaya gider. Giderken beraberinde Rıfat Dayıyı da (Rıfat Yavuz) götürür. Rıfat Dayı o tarihlerde dokuz,on yaşlarında küçük bir çocuktur. Rıfat Dayı Karabey Dayıya emanet edilerek, ”Bu çocukta seninle birlikte gelsin sen odunlarını satarken bunun odunlarınıda sat çocuğa yardımcı ol” denir.

Karabey Dayı ile küçük Rıfat birer kağnı odun ile köyden ayrılırlar. Aşağı köyleri gezerler,dolaşırlar  köyün birinde Karabey Dayı bir müşteri bularak hem kendi odununu hemde kendisine emanet edilen küçük Rıfatın odununu satar. Her ikiside odunlarının satılmasından dolayı keyiflidirler. Biraz dinlendikten sonra köye dönmeye karar verirler. Bu uzun ve yorucu yolculuk küçük Rıfatı çok yormuştur. Küçük Rıfat ayakta uyuklamaya başlar. Bunun farkına varan Karabey Dayı;
 
*Yavrum Rıfat anlaşılan sen çok yoruldun. Sen kağnı arabanı önden çek,kağnıya bin uyu. Bende arkandan geleyimki sen gözümün önünde olda sana göz kulak olayım der.
 
Küçük Rıfat,Karabey Dayının bu teklifine çok sevinir. Hemen arabasını Karabey Dayının arabasının önüne çeker,kağnının üzerine çıkar,başının altına da azık çantasını yastık yaparak atar kafayı,başlar uyumaya. Küçük Rıfatın Arabası önde,Karabey Dayının arabası arkada yola koyulurlar. Yol boyunca zaman zaman küçük Rıfatın yorgun öküzleri yavaşlar. Öküzler her yavaşladığında  Karabey Dayı “Rıfaaaattt!” diye bağırarak Rıfat’ı uyandırır,küçük Rıfatta öküzlerine bir iki değnek vurarak onları hızlandırdıktan sonra tekrar başını azık çantasına koyarak uyumaya devam eder. Yol boyunca küçük Rıfatın öküzleri defalarca yavaşlar,Karabey Dayıda defalarca “Rıfaaattt!” diye çağırarak onu uyandırır,Küçük Rıfat ta her uyandırılışında öküzlerine birer sopa vurup hızlandırdıktan sonra tekrar uyur.
 
Uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra köye gelirler.  Karabey Dayı önce kendi Öküzlerini kağnıdan çözer,ardındanda Rıfat’ın Öküzlerini çözerek ahıra sürer. Küçük Rıfat’ın henüz olup bitenlerden,köye geldiklerinden haberi yoktur. Kağnının üzerinde uyumaktadır.

Karabey Dayı çocuğun bu haline çok üzülür. Zavallı yavrucak yollarda perişan oldu, uyandırayımda gitsin evinde rahat rahat yatsın diye düşünerek küçük Rıfatın başına gelir.
Karabey Dayı;Rıfaaaat!!! Diye seslenir ama sözünün devamını getiremez.
 
Rıfaaat! Sesini duyan küçük Rıfat gözleri kapalı bir halde yerinden doğrulur elindeki sopayla kuvvetli bir şekilde Karabey Dayının belinin ortasına vurduktan sonra tekrar başını azık çantasına koyararak uyumaya devam eder.

Karabey Dayı bir taraftan beline yediği deyneğin acısıyla kıvranırken,diğer taraftanda;

*Yavrun Rıfat seni yanımda götürdüm,odununu sattım sana göz kulak oldum bana teşekkürün belimin ortasına vurduğun bu deynekmi olmalıydı? diye söylenir.

Bu Hikayeye konu olan her iki köylümüzü de saygı ve rahmetle anıyorum.

Yeni bir yazımızda buluşmak dileğiyle

                              Behçet ARSLAN 

 

baby images
”MAKAMIN CENNET OLSUN ŞEHİDİM"
”KÖYÜMÜZDEN RESİMLER”



”KÖYÜMÜZDEN MANZARALAR”


Facebook beğen
 
 

oyun
 
 

 

 
BUGÜN 4 ziyaretçi (8 klik) KİŞİ ZİYARET ETTİ
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol